Birinci Cild İkiyüzikinci Mektub

Tarih: 2015-03-25 | Yazar : İmam-ı Rabbani (kuddise sirruhu) | Kategori: Tasavvuf

Bu mektûb, mirzâ Fethullah-i Hakîme yazılmıştır. Büyüklerle tanıştıktan sonra ayrılanlara şaşmakta, Eshâb-ı kirâmın büyüklüğü bildirilmektedir:

Allahü teâlâ, bizi ve sizi, sevgili Peygamberinin doğru yolunda bulundursun!

Birgün, Tasavvuf büyüklerinin üzülmeleri üzerinde konuşulmuştu. Bu büyüklere bağlanıp da, sonra ayrılanların, başkalarından birşeyler bekleyenlerin sürünecekleri söylenmişti. Bu arada, sizin ve kâdı Senâmın adınız geçmişti. Bu konuşma, iyi bilemiyorum, bir dakika sürmüşmü idi? Hem de, sırası gelerek söylenmişti. Allah göstermesin ki, bir müslümanın incitilmesini düşünmüş olayım. Yâhut kalbimde bir kin bulundurayım. Bu bakımdan, mübârek kalbiniz hiç sıkılmasın. Bilmeniz lâzımdır ki, bizim yolumuz, Allahü teâlânın ismleri üzerinde çalışmak değildir. Bu yolun büyükleri, bu ismlerin sahibinde yok olmayı aramaktadırlar. Onlar, daha ilk bakışta, sıfatların dışında olan varlığı istemektedirler. İsmlerden, sıfatlardan geçerek zâtı taleb ederler. Bunun içindir ki, başka yolların sonu, bunların başlangıcında yerleşmiştir. Fârisî mısra' tercümesi:

Gül bahçemi gör de, behârımı anla!

O konuşmamız, ağızdan ağza dolaştıkça, başka şekil alarak, sizi üzecek kadar değişmiş olduğu anlaşıldı. Bu üzüntünüzü gidermek için birkaç şey yazmak istedim: Sizinle tanışmamız, birşeyimizi arttırmaz. Görüşmemek de birşeyi azaltmaz. Düşüncemiz, isteğimiz, yalnız sizin iyiliğinizdir. Fakat (Kendi zararını istiyene, hiç acınmaz!) sözünü herkes bilir. İyi biliniz ki, bu fakir sizin zararınızı istemedim ve inşâallah istemem de. Acıdığım için söylenilen birşeydi. Din adamları, acıdıklarından, böyle söylerler. Hem de, bir sırası gelerek söylenmişti. Hiç üzülmeyiniz!

Bir kimsenin kendini, Hz. Ebû Bekr-i Sıddîktan daha üstün görmesi, iki şeyden ileri gelir: Yâ koyu bir zındıktır. Yâhut da, kara câhildir. Birkaç sene önce, size gönderdiğim bir mektûbda, Cehennemden kurtulacağı bildirilmiş olan, Ehl-i sünnet vel-cemaat fırkasını anlatırken bunu da yazmıştım. Onu okuduktan sonra, böyle sözlere inanmanıza şaşılır. Hz. Aliyi bile, Hz. Ebû Bekrden daha yüksek bilen bir kimse, Ehl-i sünnetten ayrılmış olur. Kendini yüksek bilenin ne olacağını artık düşünün! Bu yolun büyükleri bildiriyorlar ki, (Kendini, uyuz köpeklerden üstün gören bir sâlik, bu büyüklerin kemâlâtına kavuşamaz). Bu ümmetin büyükleri, Hz. Ebû Bekrin, Peygamberlerden başka, bütün insanlardan üstün olduğunu, sözbirliği ile bildirmişlerdir. Hz. Hamzayı öldürmüş olan Vahşînin, Resûlullahın yanında bir kere bulunduğu için, Tâbiînin en üstünü olan Veysel Karânîden daha üstün olduğunu, kitaplarımda ve mektûblarımda bildirmiştim. Böyle olunca, bunu yazan bir kimsenin böyle söyliyeceğini düşünmek bile, aklı olana yakıştırılamaz. Böyle düşünmeye yol açan yazıyı görerek işin doğrusunu anlaması lâzımdır. Birşey anlamadan, yalnız çekemiyenlere uymak, uygun olur mu? Bununla berâber, büyükler, aşk sarhoşluğu denilen hâllerinde, uygunsuz şeyler de söylemişlerdir. Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri, (Bayrağım, Muhammed aleyhisselâmın bayrağından daha yüksektir) dedi. Bu sözünden, onun daha yüksek olacağı anlaşılamaz. Çünkü, onu söylemek zındıklık olur. Bu fakirin yazılarında ise, böyle şeyler, hiçbir zaman bildirilmemiştir. Vesselâm.