Minah-11:
Kalbi havatırdan korumak için yapılan rabıta şöyledir. Mürid, mürşidini başının üstünde oturuyor şeklinde düşünür. Çünkü bana açıklandığına göre, şeytanın vücuda girme yeri baş tarafındandır.
Minah-12:
Gavs (k.s) namazdan önceki rabıta şöyle olur dedi :
-Yalnız; namaza girmeden (iftitah tekbirinden) önce mürid, gafletin gitmesi için mürşidin bir elbise gibi bütün vücudunu kapladığını düşünür.Diğer vakitlerde mürid mürşidinin her an yanında olduğunu tasavvur ederse çok büyük fayda görür.
Minah-13 :
Seyyid Taha (k.s) rabıtanın ehemmiyetini şöyle belirttiler : “ Zikirsiz rabıta ile Allah (c.c)’a ulaşılır, ama rabıtasız zikir ile Allah (c.c)’a ulaşılmaz.” Bu sözleri Gavs (k.s) H.z kabul ettiler. Bazen buyururlardı ki : “ Zikir kalbi sultası altına almak şartı ile rabıtasız zikirlede Allah (c.c)’a ulaşmak mümkündür. Lakin nadiren ulaşılır.”
Minah-14:
Gavs (k.s) H.z ; Bazı meşayihlerin, müridlerini yalnız rabıtayla terbiye etmelerini görürdü.
Minah-15:
Gavs (k.s) H.z ; Müridin mürşidinden rabıta yoluyla aldığı feyzin konuşarak aldiğından daha kuvvetli olduğu kanaatindeydi.
Atıyye -8 :
Onbir ve onikininci minah hakkında dedi ki : ”Rabitanin bir çok çeşidi vardır. Minah zikredilenlerle sınırlı değildir. Zikredilmeyenlerin birisi rabıta-i kalbidir.”
(Bu not, Seyda-i Abdurrahman Taği’den alınmıştır. Müridin kendi şeyhinin cismini bir mana gibi bilerek onun suretini, büyüklüğünü ve nurani nisbetini kalbinde tasavvur etmesine rabıta-i kalbi denir.)
”Sen kalbimle, kapağının arasına akıyorsun
Damlaların gözkapağından aktığı gibi.
Kalbimin içindeki zamirine giriyorsun,
Ruhların bedenlere girmesi gibi.”