Seyyid Bahaeddin Arvasi

Ğavsul Azam Seyyid Sıbğatullah Arvasi hazretlerinin en büyük oğlu ve halifesidir. İlim tahsilini Arvas medresesinde yapar ve icazetini alır. Tasavvuf amelini tümü ile babasının yanında yapıp hilafet alır. Tam bir cezbe ve istiğrak ehli.MO kadar ki, bu konuda tüm emsallerini aşmıştır. İlahi cezbede en son dereceye ulaşmıştı. Allahü Teala’nın aşk ve muhabbetinde zirveye vasıl olup, akranlarından üstündü. Garip ve acayib bir tasarrufa sahibti. Kime baksa etse hemen bayılıp yere düşerdi. Hatta bir gün halkı Hristiyan olan bir köyden geçti. O köyün halkı, büyüğü,küçüğü,erkeği, kadını cezbeye tutulup bağırıp ağlaştılar.

Seyda-i Taği (k.s) diyor : ”Şeyh Bahaddin rabıta hususunda en yüksek dereceye ulaşmıştır. KalbindeKİ aşk ve muhabbetin ateşinden dolayı oturarak sohbet yapamıyordu. Sohbet esnasında ayağa kalkıp gidip geliyordu. Tarıkat-ı Aliyye’de hangi adabı öğrense bizzat kendinde uygulardı. Onun sohbeti Sadat-ı Kiram’ın menakıbı idi. Özellikle Gavs (k.s)’ın menakıbı idi”.

Dünya işleri ile hiç ilişkide bulunamazdı. Bir gün kardeşi; Şeyh Celaleddin arazi işlerinde çalıştırmak için birkaç işçi getirip abisine teslim edip gider. Bir müddet sonra geri geldiğinde ise gördüğü manzara şudur : Şeyh Bahaeddin işçileri etrafına toplamış onlara sohbet ediyor. Şeyh Celaleddin de kendisine 

-Dünya işleri sana göre değildir.-deyip kendisini hemen işçilerin arasından çıkarıp başka yere götürür.

Babasının vefatından sonra onu yerine geçer ve irşada devam eder, ancak takdiri ilahi fazla yaşayamaz ve babasının vefatından iki ay ve birkaç gün sonra vefat eder.

Mezarı babasının mezarına yakın-Gıra Habrestu denen yerdedir. Seyyid Bahaeddin, babasının halifesi olan Şeyh Abdurrahman-ı Meczub’un kız kardeşiyle evlenir ve çocuğu olmadan vefat eder. Tarih 1287 hicridir. Halife bırakmamıştır.