BİRİNCİ CİLD İKİYÜZKIRKSEKİZİNCİ MEKTUB

Tarih: 2013-08-05 | Yazar : İmam-ı Rabbani (kuddise sirruhu) | Kategori: Tasavvuf

Bu mektûb, mirzâ Hüsâmeddîn-i Ahmed hazretlerine yazılmıştır. Peygambere tâm tâbi olanların, onların bütün olgunluklarına kavuşacakları ve hiçbir Velînin hiçbir Nebî derecesine çıkamıyacağı bildirilmektedir:

Bizi bu hâle kavuşturan Allahü teâlâya hamd olsun! Allahü teâlâ bize doğru yolu göstermeseydi, biz bulamazdık. Allahü teâlânın Peygamberleri doğru yolu göstermek için gelmiştir “salevâtullahi teâlâ ve teslîmâtü sübhânehü aleyhi ve alâ etba'ıhim ve ensârihim ve a'vânihim ve hazeneti esrârihim”.

Peygamberlere uyanların en üstünleri, onlara, çok uydukları ve aşırı sevdikleri için, daha doğrusu, yalnız Allahü teâlânın lutfü ve ihsânı olarak, izinde bulundukları Peygamberlerin, bütün kemâlâtını, üstünlüklerini, kendilerine çekerler. Büsbütün onlar gibi olurlar. O kadar benzerler ki, yalnız uyan ve uyulan, önce olan sonra olan ayrılığından başka, aralarında hiç ayrılık kalmaz. Böyle olmakla berâber, uyanlardan hiçbiri, Peygamberlerin en üstününe uyanlardan olsa da, hiçbir Peygamberin, Peygamberlerin en aşağıda olanının bile, derecesine yükselemez. Bunun içindir ki, Peygamberlerden sonra, bütün insanların en üstünü olan, Ebû Bekr-i Sıddîk  hazretleri, Peygamberlerin derecesi en aşağıda olanından da çok aşağıdadır. İşte bunun için, Peygamberlerin mebde-i te'ayyünleri ve onları terbiye eden, yetiştiren ismler, asldan, kaynaktandır. Ümmetlerin en üstünleri olsun, en aşağıları olsun, hepsinin mebde-i te'ayyünleri ve rableri olan ismler, o aslların çeşidli zılleri, görüntüleridir. Asl ile gölgesi nasıl müsâvî olabilir? Sâffâti sûresinin yüzyetmişbirinci âyetinde meâlen, (Elbette kelimemiz, çok önce yapıldı. Yâni Levh-i mahfûzda, Peygamberlerimiz için yazdık. Onlara elbette yardım olunacaktır. Onların yolunda gidenler, gâlib olacaklardır)buyuruldu. Allahü teâlânın zâtının tecellîsi, yalnız Peygamberlerin sonuncusuna olur. Bu yüce Peygamberin yolunda gidenlerin yüksekleri de, bu tecellîden pay alır sözleri doğrudur. Fakat, bu sözler, başka Peygamberlere zâtın tecellîsi olmaz, bu ümmetin yükseklerine olur demek değildir. Böyle düşünmekten Allahü teâlâ korusun! Bu söz, Evliyânın Peygamberlerden daha üstün olduğunu anlatmaktadır. Bu tecellî, o yüce Peygambere olur demek, bütün Peygamberlere de onun dolayısı ile Ona uydukları için olur demektir. Bu tecellî, bütün Peygamberlere o yüce Peygamberin aracılığı ile olur. Bu ümmetin Evliyâsının büyüklerine ise, Ona uydukları için olur. Peygamberler, bu büyük nîmetim sofrasında Onunla birlikte oturmaktadırlar. Evliyâ ise, o sofranın artıklarını yiyen hizmetcilerdir. Sofrasında oturanla, artık yiyen hizmetçi arasında çok fark vardır. Bu makam tesavvuf yolcularının ayaklarının kaydığı yerlerden biridir. Bunu açıklamak ve şübheleri gidermek için, bu fakir [yâni imam-ı Rabbânî hazretleri] kitaplarında, mektûblarında çeşidli bakımları bildirmiştir. Sözün doğrusu, bu mektûbda, Allahü teâlânın lutfü ve ihsânı ile yazılmış olandır. Mâlûm-i şerifiniz olsun ki, bu tecellî her ne kadar o yüce Peygamberin aracılığı ile bütün Peygamberlere hâsıl olmuş ise de, bu üstün vilâyet onların ümmetlerinin Evliyâsına nasip olmamıştır. Bu tecellîye kavuşmamışlardır. Bunların asllarına nasip olan, aracı ile ve görüntü olarak olunca, zıllere, artıklara ne kalabilir. Bunları açık keşfle anlıyoruz. Akıl yolu ile değil.

Yukarıda bildirdik ki, Peygamberlere uyanların büyükleri, onların üstünlüklerinin hepsini kendilerine çekerler. Bu üstünlükler, uydukları Peygamberin üstünlükleridir. Her Peygamberin üstünlüğü demek değildir. Kendi Peygamberlerinin vilâyetinden pay alırlar. Zat-i ilâhînin tecellîsi, ümmetler arasında, yalnız bu ümmete olmaktadır. Bunun için, ümmetlerin en hayrlısı olmuşlardır. Bu ümmetin âlimleri, Benî İsrâîlin Peygamberleri gibi olmuştur. Bu, Allahü teâlânın öyle ihsânıdır ki, dilediğine verir. Onun ihsânları pek çoktur.

Bu vilâyetin üstünlüklerinden biraz yazmak istedim. Vakt dar olduğundan ve kâğıd yetişmediğinden yazılamadı. Allahü teâlânın lutfü ve ihsânı olarak, ilimler, marifetler yağmur gibi yağmaktadır. Şaşılacak gizli bilgilerin incelikleri açıklanmaktadır. Bu gizli ve ince bilgileri yalnız, kıymetli oğullarıma, anlayabildikleri kadar açıklamaktayım. Sevdiklerimiz birkaç gün huzurdadır. Birkaç gün de, gaybet hâlindedirler. Bunun için, Velî hiçbir Sahâbînin mertebesine ulaşamaz demişlerdir. Size kavuşmak arzumuz çoktur. Bu aşağı kimseye yazdığınız mubârek mektûbunuz gelerek şereflendik. Amellerini, ibâdetlerini kusurlu görmek, Allahü teâlânın nîmetlerinin en büyüklerindendir. Fakat, hâllerin orta derecede olması, her işte güzeldir. Sınırı aşmak, pekaz yapmak gibi, adaletten uzaktır. Size ve doğru yolda olanlara ve Muhammed Mustafânın izinde bulunanlara selâm olsun