Çöle İnen Nur-4

Tarih: 2015-10-22 | Yazar : Necip Fazıl Kısakürek | Kategori : Genel

Akıl, bu zaman ve mekân dışı tecelliye, başını eğip teslim olur mu? Mutlaka karıştırmak, kurcalamak, adi kıymet mantığından bir te'vil koparmak ister.

İmam-ı Gazali gibi, akılla aklı mat etmiş, aklı yırtacak kadar germiş ve genişletmiş bir idrâk bile, bu noktada böyle bir te'vil peşinde:

«— Bütün zaman ve mekânın Peygamberi, zaman ölçüsüyle sonuncuyken, O'nun her şeyden ve herkesten evvel nebilikle sıfatlandırılmış olması, takdir bakımındandır; icab bakımından değil... Zira kimse dünyaya gelmedikçe mahlûk ve mevcut olmaz. Böyleyken, O, Allah'ın takdirinde bütün peygamberlerin başı, vücuttaysa sonudur. Nasıl ki, bir saray bina etmek isteyen mimar, yapıyı daha evvel kafasında çizgilendirir ve sonra onu dilediği vakit dış âleme ve maddeye aksettirir. Allah'ın sevgilisine ait nebilik kıdemi de böyledir ve takdir yönündendir.»

Bütün tenzihciliği içinde bu görüş, aklın yine en ileri kavrayışı değil... Üstelik İmam-ı  Gazalî çapında bir büyüğün, yine akılla erdiği merhalelerden çok geri...

Bu inceliği Şeyh Takiyüddin (Sebekî) hemen seziyor ve:

«— Hayır, hayır, diyor; Allah'ın takdirinde kadîm (evvel) olmanın yalnız en büyük Resûl'e has bir tarafı yoktur. Allah'ın ilmi her şeyi sarar ve bu noktadan her şey takdirde ezelîdir. Böyle olunca. Peygamberimizin ezelden nebilikle sıfatlandırılmış olmasında mutlaka başkalarında olmayan bir imtiyaz ve üstünlük bulunmak icab eder. Doğrusu şu olabilir ki, ruhları cisimlerden evvel yaratan Allah,   Peygamberimizin   mübarek   cisimleri   yaratılmadan.

Yine belli oluyor ki, işimde en az değer vereceğim şey, en doğru ve titiz bir örgü halinde meydana gelse de, daima arka plânda bırakılacağı için, tarih ve tarihçilik; vak'alar ve vakıalar ilmi...

Hâdiselerin derinliğine doğru keyfiyetten ziyade, genişliğine doğru kemiyet kadrosunu köpürten tarihçiye, birçoklarının bu kadar intizam ve itina ile şekillendirdiği petek mevzuunda yeni bir iş yoktur. Hangi tarihçi o petekten bir hücreyi kaldırmak veya o peteğe bir hücre ilâve etmek iktidarında olabilir?.

Bu bakımdan sen, yeryüzünün her noktasında belli başlı noktalardan doğan güneş kadar sabit ve mutlaksın. Fakat yine sen, herkesin kendi ruh menşurundan aksettireceği her ân yeni ve değişik pırıltılarla da, muvazi aynalar arasındaki mum gibi sonsuz ve hudutsuzsun!..

Sen, sen, sen; eskimeyen biricik yeni ve solmayan biricik renk!

Senin zâtındaki aslî sonsuzluk ve hudutsuzluğa, bir de bu, herkese kendi hassasiyet ve teessüriyet istidadına göre tecelli edecek sonsuzluk ve hudutsuzluk binince, insanın en aşılmaz sınırlar içinde yine bir sınır aşmak istemesinden daha ulvî bir belâ olabilir mi?..

Ben bu belâya fedayım!..

Senin, insanı kül eden nurunun karşısında her ân birbirinden yeni ve ileri olarak tecelli etmesi gereken, sadece san'atkârdır, san'at ruhuna mâlik fikir adamı...

San'atkâr ki, seslerin ipekten vücudunu meshederek ve renklerin ateşten nabzını sayarak, büyük sır kapısının önünde haber soruşturanların en çilekeşidir; ancak seni bulduğu zaman; memuriyetini bulmuş ve yaradılışının hikmetine ermiş olur...

Sen; verâların verâsının verâsısın, verâ ihtimalini bile çıldırtıcı nihaî verâsındaki sır hazinesi anahtarını taşıyan en büyük esrar çözücüsü!..

Senin esrar âlemin içinde kendisini büsbütün kaybetmekten, yâni en büyük san'atkârlığın ne demek olduğunu göstermekten başka gayesi olmayan bu san'at çilekeşinin duasını kabul etmesi için, sana «Sevgilim!» diyen Allah'a yalvar!..

Allah, her türlü akıl, ispat, delil, münakaşa, mukayese, mantık lâfazanlığı dışında, yalnız mü'minler veya iman istidadında olanlar için yazacağım bu eseri bana nasip etsin..

Bu eserde güzel olan her şey senin, çirkin olan her şey benimdir...

Sen; Allah'ın iradesiyle, bütün insanlığın şefaat tacını taşıyan ve kabul edenleri ve etmeyenleri bir arada, bütün beşeriyet, ümmet topluluğu tahtında oturan!..

Senden şefaat dilenen bîçareler arasında en sefil dilenci, Abdülbaki Fazıl oğlu Ahmet Necib'e şefaat et!.




Etiketler: Çöle İnen Nur, Necip Fazıl Kısakürek,


Yazarın (Necip Fazıl Kısakürek) Diğer Yazıları

  • Çöle İnen Nur-4

    2015-10-22

    Akıl, bu zaman ve mekân dışı tecelliye, başını eğip teslim olur mu? Mutlaka karıştırmak, kurcalamak, adi kıymet mantığından bir te'vil koparmak ister.

  • Çöle İnen Nur-3

    2015-03-19

    Bu meydanda, bakalım kim en çok ve en güzel kendi kendinden geçebildi? İşte sınır, işte at, işte meydan!..

  • Çöle İnen Nur-2

    2015-02-04

    Böyleyken, hayatını yazmayı murad edindim. Hayatını...

  • Çöle İnen Nur-1

    2015-01-27

    Sofra...Etrafında Allah Resullerinin dizildiği sofra...

  • Çocuktum. 6-7 yaşlarında var yoktum. Bir Ramazan günüydü. Çemberlitaşta oturduğumuz büyük Konaktan 

  • Erkeklerin gözünde merhamet, kadınlarının gözünde iffet, gençlerinin gözünde saffet, yaşlılarının gözünde şefkat kalmamış olan şehir… 

  • Benim Halim

    2013-05-26

    Evet, bizzat ben gazeteciyim; ve Allah’a şükür Tanzimattan beri gelen, menfi tarafından galip ve hakim örnekler arasında, bu milletin ruhuna bağlı ve rüyasına ilişik, sahici, belki de ilk, dünya görüşünün mimarı ve davacısıyım.

  • Ben

    2013-05-25

    Allah ‘ben’ kelimesinin belasını versin! Tevekkeli,cihanın en büyük velîlik derecesini bize dünya gözüyle göstermiş olan Esseyyid Abdülhakîm Efendi Hazretleri,bir eserlerinde şöyle buyurmadılar:

  • O ve Ben

    2013-02-20

    Efendim! Benim Efendim! Benim, güzellerin güzeli Efendim!Vaktiyle: «keşke bu kadar zeki olmasaydın!» buyurduğun adamın beynini, zerre zerre kıskaca alıp atom gibi çatlattıkları bu hengâmede, eminim ki, her dem beraberimde, her ân baş ucumdasın…

  • Abdülhakim Arvasi Hazretlerinin şahsiyetleri vesilesiyle, Müslümanlar, hatta suna veya buna mensup olanlar için son derece faydalı gördüğüm bu ince noktaları yerli yerine oturttuktan sonra iddiama gelebilirim: