Gavs-ı Hizaniden Hikmetler-18

Tarih: 2015-04-09 | Yazar : Seyyid Sıbgatullah Arvasi | Kategori : Tasavvuf

Minah-103 : Yüce meclisde mürşidlerin müridlerine karşı emir ve tavsiyelerinin konu edildiği bir sohbette Gavs (kuddise sirruhu) buyurdular: “Mürid şeyhinin kendisine lisanen tebliğini beklemeden onun işaretlerinden pay çıkarıp amel etmelidir.Çünki mürşidinin işaretlerinden anlamayan müride, şeyhin sözlü olarak hitabı, Allah korusun mürşidin yüz çevirmesinin alametidir. Mürşidin müride son ikazı gibidir. Bir meşayıh ihlas sahibi müridlerine hiçbir zaman sözle emretmez.Bizim silsilemizde adab budur.”

Gavs (kuddise sirruhu); önceden muhlis, sonrada şiddetli münkir olan birisi hariç sözle emretmezdi.O münkir hakkında da Gavs (k.s.): “Eğer o kişi, benim emirlerime uysaydı, kalbi bu kadar vesvese ve havatıra mübtela olmazdı.” buyurdu.

Gavs (kuddise sirruhu) Şeyhi Seyyid Taha (kuddise sirruhu)’nın kendisine şöyle dediğini anlattı: “Mahlukata önce işaretle emret. Bu fayda vermezse o zaman açıkça sözle emret. Bu yol da fayda vermezse ondan yüz çevir. Sen birisinden yüz çevirdiğin vakit bütün silsile ve Hz. peygamber (aleyhisselam) ondan yüz çevirir.”

Minah-104 : Gavs (kuddise sirruhu) aşağıda minahı anlatmakla, zannediyorum  Allah (celle celaluhu)’a giden yolu bulmak isteyenin dikkat etmesi gereken unsurları dile getirdiler.Allah (celle celaluhu)’a giden yolda mürid, şeyhinin maddi ve manevi kemal sıfatlarına sahip olduğuna manevi doktorlukta, tarikat bilgisinde ve hidayet yolunda, rehberlikte mahir olduğuna inanması gerektiğini belirttiler. Bu minah başlamadan az evvel, Gavs (kuddise sirruhu) bir müridine hitab ederken tebbesüm etti. O fakir de tebessüm etti. Mürid; özür beyan mahiyetinde “Estağfirullah” deyip“Güldüren de ağlatanda (Allah (celle celaluhu)’dır.”[1] ayetini kalben okudu.

Bunun üzerine Gavs (kuddise sirruhu) mürid ile mürşid arasındaki bu ve benzeri hareketlerin aşağıda anlatılan ölçüde olmasıyla edep dışı olmaktan kurtulacağını beyan etti. Sonra sohbete başladı:

“Üstadın talebesinden her yönden üstün olması gerekmez.Süleyman (aleyhisselam) babasının yerine halife seçilmezden önce Beni İsrail alimleri büyük kardeşini halife seçmek istediler.Sonra imtihan etmeye karar verdiler. Süleyman (aleyhisselam)’ın kardeşinin cevap veremediği sorulara, tebessüm ederek cevap vermesini alimler tavsiye etmeyip durumu babalarına anlattılar. Babaları Süleyman (aleyhisselam)’ı çağırıp büyüklerin huzurunda gülmesini sordu.

Süleyman (aleyhisselam.) “Onlar bana soruları sordukça bir karınca bana cevapları söylüyordu. Onun için tebessüm ettim.” buyurdu. Gavs (kuddise sirruhu) bu kıssayı anlattıktan sonra buyurdu: “Maksad hasıl olsun da, üstad bir karınca olsun farketmez.” sohbetin devamında;

Mevlana Halid-i Bagdadi (kuddise sirruhu)’nin: “Beni Seyyid Taha ve Seyyid Abdullah’dan üstün görmeyin” dediğini,Mevlana Halid-i Bağdadi (kuddise sirruhu)’nin ashabı da: “Nasıl olur? Siz onların üstadısınız” demesi üzerine; Mevlana Halid (kuddise sirruhu)’in: “Onlarla ben, şehzadeler ile lala  gibiyiz. Lala öğretip, terbiye ettiği halde, şehzadeler üstündür.” dediğini nakletti.

Minah-105 : “İnsanların en hayırlısı insanlara en fazla fayda verendir.”[2] hadisi şerifini açıklarken şöyle buyurdu: “Hadisten murad “insanların hayırlısıdır” yoksa “en hayırlı insan” değildir. Aksi halde arif olmayan fakat insanlara faydası dokunan her kişinin ‘insanların en hayırlısı” kapsamına girmesi gerekecekti. Bu da arif olmayanların  ariflerden daha hayırlı olmasını gerektirecekti. Bu şekilde iste düşünmek uygun değildir. Sonra şöyle devam etti: “Şüphesiz arif olan kimsenin fayda vermemesi düşünülemez”.dedi.

Minah-106 : Yüksek mecliste bazı zamanlar, Gavs, (kuddise sirruhu) uzun müddet susarlardı. Bir gün büyüklerin haline vakıf olmayan zahir alimlerden birisi sohbet taleb etti. Gavs (kuddise sirruhu) buyurdu:

-”Sükuttan faydalanamayan sözden de istifade edemez.”

 


[1] Necm Suresi 43.ayet

[2] Ebu Ya’la el-Müsned 6/65 Heysemi, Mecma’z Zevaid 8/191 Süyuti, Camiu’s-Sagir 4044




Etiketler: Minah, Gavs, Gavsı Hizani, Arvasi, Seyyid,Sıbğatullah


Yazarın (Seyyid Sıbgatullah Arvasi) Diğer Yazıları

  • Minah-115: Salike urucun nihayetinde hasıl olan şuurdan dönme, şuurun yok olması manasına değildir. Allah (Celle celaluhu)’a olan şuuru kalmakla beraber halk ile olan şuura dönmesi demektir Nasil ki seyr-i sülukun başında o halk olan şuur onda var idi. Yalnız şu varki gayri mütemekkin olan dönen bazen Allah (c.c.)’a olan şuur ondan zail olur. Başkalarından medet diler. Mütemekkin olan dönen devamlı her iki şuuru kuşatıp başkalarına himmet eder. Kimseden himmet istemez. Sofilerin ıstılahında ikinciye harabat şeyhi denilir. Manevi meyhane şeyhidir. Birinci ise küp sahibidir. Ötekinden manevi aşk meyi alır. Küpünü doldurur. Millete dağıtır. Mütemekkin olana  arşi denilir. Zira devamli alem-i emre vukufu vardır. Gayr-i mütemekkin ise böyle değildir.    

  • Minah-107 : Gavs (kuddise sirruhu) Mevlana Cami (kuddise sirruhu)’nin şu beytini okudular:  

  • Minah-103 : Yüce meclisde mürşidlerin müridlerine karşı emir ve tavsiyelerinin konu edildiği bir sohbette Gavs (kuddise sirruhu) buyurdular: 

  • Minah-93 : Gavs (kuddise sirruhu) üzülerek: “Kimse şeyhimin sözlerini nakletmedi ve toplamadı.”

  • Minah-84 : Gavs (kuddise sirruhu)  '' Şeyhinin hallerinden bir hal, şer-i şerifin zahirine muhalif olduğunda mürid bu hususta şeriata uyar.Şeyhini taklit etmez.Ama bu hali dolayısıyla şeyhini inkara yönelmez.O hali ona bırakır.''dediler. Sadat-ı Kiramın da şu sözlerini naklettiler.'' Temkin sahibini taklit eden, zındık olur."

  • Minah-81 : Gavs’a (kuddise sirruh) soruldu : " Bir müridin, şeyhini inkar eden, bir zahir hocası var. Mürid ona sılayı rahimi (gidip gelmeyi) kessinmi?''Cevaben : "Alakasını kessin''deyip akli ve nakli deliller gösterdiler.Nakli deliller diğer meşayihlere hatta, sahabelere kadar ulaştı.

  • Minah-77 : Gavs (k.s) H.z'nin yüksek meclislerinde, siyah sarık sarmanın sünnetteki yeri bahsi geçti. Mecliste bulunan alimlerden birisi,Gavs (kuddise sirruh) Hz.' ne, Mecazül  Aşıkın'deki siyah sarıklı şeyh ile emirin hikayesini anlattı. Emir şeyhe niçin siyah sarık sardığını sorar.

  • Minah-69 : Letaifler yükselirken, tecelliyat kalbe inmeye başlar. Letaifin yükselişini farkeden salik, kendisinden bir şey yükseldiğini ve üzerine sis gibi bir şeyin yağdığını hisseder...

  • Minah-61 : Rabıta şekillerinden olan hayali rabıtayı, (şeyhinin hareket ve tavırlarına ittibayı) suri rabıtaya (sureten şeyhi düşünmek) tercih ederdi. Menfaatin hayali rabıtada olduğunu buyururlardı.

  • Minah-53 : Yüce meclislerinde bulunanlara :'' Batıni halinizi bizim meclisimizde ve dışarıdaki durumuyla ölçün.Eğer arada bir fark görmezseniz bana gelmeyiniz.'' buyururlardı.

  • Hilafeti zaruri olanlar ( Makamı kemale ermediği halde bir ihtiyaca binaen halifelik verilenlerdir.) bid'atlardan kaçındıkları müddetçe halk onlardan fayda görür. 

  • Minah-36 : Müridlerden biri Gavs (k.s) H.z.'lerinden sordu : - '' Mürid fazileti olan nefs muhasebesiyle uğraşırken bazen fenaya sebeb olan (fena-fi şeyh) rabıtadan gafil kalıyor.'' buyurdular. - '' Nefs muhasebesi kendisini var görenler içindir.'' (Muhasebe kendini var gören kişiye fayda verir. Bu nedenle rabıta hali daha üstündür. Rabıta fenaya ulaştırırsa muhasebeye lüzum yoktur. Kısaca buradan anlaşılan Gavs (k.s) H.z.'nin rabıtayı tercih etmesidir.)

  • Minah-28 :" Mürid en çok nisbeti hizmetten alır. Hizmetten alınan feyiz ve kemalat daha tesirli ve uzun sürelidir." buyurur ve şöyle misal verirdi : '' Nasıl ki arpa yiyen hayvanın semizliği yeni kesilse dahi bir müddet devam eder. Ama bahar otuyla beslenen çabuk çöker. Hizmetten hasıl olan nisbet kolay kolay kaybolmaz. Başka şeylerden doğan nisbet ise nefsin küçük bir kusuruyla kaybolur.'' derdi.

  • Minah-21      : Mürşide, tevbe veya tarikat almaya bir kişi geldiği zaman o mürşid kendi nefsi için çok istiğfar etmelidir.

  • Minah-16 : Müridin rabıtası tam olursa hayattaki şeyhinin ruhaniyetinden iyi bir şekilde feyiz alır. Rabıtası tam olan müridin, şeyhinin vefatından sonra başka bir şeyhe gitmesine gerek yoktur. Rabıtası tam olmayanın, şeyhi vefat ettiğinde başka bir şeyhe gitmesi gerekir.

  • Kalbi havatırdan korumak için yapılan rabıta şöyledir. Mürid, mürşidini başının üstünde oturuyor şeklinde düşünür. Çünkü bana açıklandığına göre, şeytanın vücuda girme yeri baş tarafındandır...

  • Minah-9: Gavs (k.s) şöyle buyurdu : Hayvanlar, ınsanlara nisbeten anne ve baba terbiyesinde daha az kaldıklarından dolayı akılsızdırlar. İnsanlar ise anne ve baba terbiyesinde çok kaldıklarından dolayı akıllı ve faziletlidirler. Bunun gibi salikin ikinci doğumu olan manevi doğum diye adlandırılan seyr-i süluku erken tamamlayıp mürşidin terbiye memesinden erken kesilenin makamı daha düşük olur...

  • Minah-6:
    ”Nefsi gayet kusurlu görüp onu bütün hallerinden dolayı suçlamadıkça, şeriat üzere istikamet sağlanamaz.” sözünün manası sorulduğunda, durumun daha iyi anlaşılabilmesi için Semnana’nin Nefahat’taki : ” Nefsi kusurlu görmemek onu itham etmemek büyük günahtır.” sözünü naklettikten sonra :

  • Şeyh Abdulhalık Gucdevani'nin (kuddise sirruh) sözü olan (….) nazar ber kadem’in manası bazılarının dediği gibi Kaf’ın esre okunmasıyla ” nazarın (yönün) hep Allah’a (celle celaluhu) (….) şeklınde değil, belki Kaf’ın üstün okunmasıyla (…..) maksudun ; ” sofinin namazdaki gibi hep ayağının üzere bakması” olacağını kesinlikle söylerdi.

  • Allah dostları, manevi keşif, müşahede ve melekut alemini seyir hali yaşarlar. Allah Teala'nın bu özel tecellileri karşısında büyük bir sevinç ve çoşku içerisinde, kendilerini tutamayıp alemin hallerinden bir şeyler anlatmak isterler, fakat maksatlarını anlatacak kelime bulamazlar. Bildiklerini ve gördüklerini sırlı cümlelerle anlatmaya çalışırlar. Bu sırlı cümleler çözülmeye çalışılınca, herkes onları kendi anladığı dile ve delile göre kabul eder.