FARUK ARVAS
SİİRT İL MÜFTÜSÜ
Varlıklar içinde en mümtaz ve en mükerrem bir şekilde yaratılıp, nihayetsiz terakki ve alçalışlara çıkacak ve inecek bir şekilde maddi ve manevi cihazat, duygu ve kabiliyetlerle donatılan insan; yüce yaratıcı tarafından bu dünya misafirhanesine aziz bir misafir olarak gönderilmiştir.
Asli vatanında ebedi bir saadeti kazanmak ve aynı zamanda ebedi saadeti kazandıracak bu geçici ticaretgâhta, ebede uzanmış yol üstündeki bu fani handa da gerçek huzura ulaşabilmesi için, insan denilen varlık başıboş bırakılmamıştır. Kâinatı akılları hayretler içerisinde bırakacak bir şekilde mükemmel yaratan Allah, bu mükemmelliği idrak edecek eşref-i mahlûk unvanına mahzar bir insanı bu âlemegöndermiştir. Böyle bir insanın paşa iken geda olmaması için, insanı çok seven ve sevdiğini ona sunduğu nimetlerle gösteren yüce ve Kerim Mevla; insanı kendisine muhatap kabul etmiş, onu ilahi kelam ve ilahi düsturlar manzumesi olan DİN ile şereflendirmiş, bu şekilde O’na dünya ve ahiret saadetinin yollarını göstermiştir.
Ancak imtihan için, yani elmas ruhlu insanların kömür ruhlu insanlardan ayrılmasını temin için manevi duygular, din, kitap, peygamber gibi ilahi kurtarıcılar ve yol göstericiler ile teyidedilen insanoğluna, birde nefis-şeytan ve kötü duygular da musallat edilmiştir.
İşte bu imtihan dünyasında imtihanı kaybedecek davranışlarda bulunarak, yüce Halıkını unutup, en büyük düşman olan nefis ve şeytanların peşinden giden insanları kurtarmak için, yüce Mevla ihsan ve kereminden çok sevdiği kullarına bazı fırsatlar vermiş, onlara rahmet ve merhamet elini özellikle uzatmış ve onları düştükleri bataklıktan kurtarmak istemiştir.
İşte 3 aylar ve bu aylardaki mübarek geceler nefis ve şeytan tuzağına düşmüş ve her iki dünyasını zindana çevirecek günah, isyan ve gaflet bataklığında boğulmakla karşı karşıya gelmiş insanın kurtuluşu için bize uzanan şefkatli bir el ve bir can simididirler.
Günahkar ve yaratılış gayesini unutan insanlara kerem ve ihsan sahibi yüce Allah tarafından tanınan ve eğer değerlendirilirse çok büyük kazançlara vesile olan bir fırsat da Recep ayı ve o aydaki REGAİB kandilidir. Bu yıl 20 Nisan Pazartesi günü mübarek Recep ayına. inşaallah 23 Nisan Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gecede ise Regaib Kandiline kavuşacağız.
Regaib, rağbet edilen, sevilen, sayılan, bahası çok ağır olan ikramlar, ihsanlar ve bahşişler manasına gelir. Cenab-ı Hak bu gecenin kıymetini bilip, değerlendiren Mü’min kullarına rahmetini, lütuf ve inayetini bol bol verdiği için bu geceye REGAİB ismi verilmiştir.
İşte Böyle bol bol dağıtılacak olan ilahi lütuf ve ihsanlardan yararlanmak için aşağıda zikredilen şeyleri yapmak lazımdır.
1-Bu gecede içimizi ve dışımızı bilen rabbimize karşı, nefsimizi muhasebeye çekmeli, onun bizim dünya ve ahirethayatımızı cennet’e çevirmek için gönderdiği İSLAM’a tam teslim olup olmadığımızı gözden geçirmeli. Hiç vakit geçirmeden İslam’ın rahmet, bereket, mağfiret, fazilet ve hayat bahşeden çeşmesinden kana kana nasip almak için bu geceyi başlangıç yapmalıyız.
2- ‘’Bana açılan dua ellerini boş olarak geri çevirmek benim şanıma yakışmaz’’ ve ‘‘Dua edin cevap vereyim.. buyuran Rabbimizin bu va’dinden istifade ederek, kendimize, ailemize, komşularımıza, milletimize özellikle bizim gibi aynı Allah’a, aynı dine, aynı peygambere ve aynı kitaba inanan tüm insanlara, hele hele inandığı ve inandığını yaşamaya çalışırken her türlü zulme, hakarete ve insanlık dışı işkencelere maruz kalan bırakılan dindaşlarımıza, bilhassa, Suriye, Filistin, Keşmir, Mısır,Arakan Ortadoğu, Orta Asya’daki sahipsiz kalmış mü’min kardeşlerimize bol bol dua edelim..
3- Bizleri maddi ve manevi sahada perişan eden, günahlardan, Allah’ın bizim faydamız için yasakladığı işleri yapmaktan çekinmek için bu geceyi vesile ederek içten ve tam bir samimiyetle tövbe edelim.
Bir daha dönmemek üzere kötü halden iyi hale, eğrilikten doğruluğa, masivadan mevlaya, tam bir teslimiyetle yönelelim. ‘‘Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var ‘’diyen ehl-i sünnet âlimlerinin ikazına kulak vererek, bir yılan gibi iman mahalli olan kalplerimizi ısırıp, kalbimizi siyahlandıra siyahlandıra ta iman nurunu çıkarıncaya kadar katılaştıran tüm günahlardan tövbe edip, istiğfar edelim.
4- Bu gecede Allah’a, Onun sevgili Resülüne ve Yüce Dinimize karşı sevgimizi, bağlılığımızı, teslimiyetimizi artırıcı va’z, nasihat, sohbet ve toplantılara iştirak etmek, mü’minkardeşlerimizle tanışmak, yardımlaşmak, kaynaşmak, tebrikleşmek gibi, iman kardeşliğinin güzel numunelerini gösterecek güzel hal ve hareketlerde bulunmalıyız.
5- Bu gecelerde çocuklarımıza İslam’ın yüceliğini; Allah ve Peygamber sevgisini, Sevgili Peygamberimizin nurlu yolunu bize gösteren İslam büyüklerinin sevgisini öğretmeli, onları Camiye ve Cemaate alıştırmalıyız.
6-Regaib kandilini mümkünse oruçla karşılamalı. O geceyi mümkün mertebe malayani ve fuzuli şeylerle değil, kaza namazı kılmakla, Kur’anla, zikirle, niyazla, Salâvat-ı şerifeylegeçirmeli. Gönüllerimizi aşkullah, (Allah aşkı) muhabbetullah(Allah sevgisi) ve muhabbet-i Resulüllah (Resulüllah Sevgisi) ile nurlandırmalıyız.
7-Yaptığımız bu güzel hasletleri sadece bir gece yapıp sonra terk etmek üzere değil, belki son nefesimize kadar güzel, faydalı, hayır, kısaca Allah’ın razı olduğu şeyleri yapmak için bu geceyi sağlam bir başlangıç olarak kabul etmeliyiz.
Bu kutsi gün ve gecelerin cümlemiz, milletimiz ve tüm alem-i İslam için iyiyi kötüden, doğruyu eğriden, faydalıyı zararlıdan ayırt edecek bir şuura kavuşmaya, Allah’ın rızasına ve inananların gerçek kurtuluş ve zaferlerine vesile olmasını dilerim.