KUTLU DOĞUM HAFTASINDA NELER DÜŞÜNMELİ VE NELER YAPMALIYIZ
Şimdi asıl mesele şudur: Allahu Teala'nın lütfüyle böyle bir peygamberin şerefli ümmeti olarak, böyle bir KUTLU DOĞUM yıl dönümünde neler yapmalıyız? Nasıl olmalı ve davranmalıyız ki, ‘HAYIRLI ÜMMET’ vasfımızı koruya bilelim?
Kısa ve öz olarak bu hususta yapılacak tek şey, bu yüce Peygamber (aleyhisselam) in getirdiği NUR’a, tebliğ ettiği DAVET’e sunduğu cihan şümul MESAJLAR’a ve hayat bahşeden PRENSİPLER’ine bütün benliğimizle kulak vermek ve ona teslim olmaktır.
Bu kutlu haftada asgari olarak şu hususları da düşünmeliyiz.
1-‘(Resülüm) de ki: Eğer ALLAH’ı seviyorsanız bana uyunuz ki ALLAH da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın’’ (Al-i İmran süresi, ayet 31) Ayet-i kerimesinde emredilen ‘’Peygambere uyunuz’’ emrini tam olarak yerine getiriyor muyuz? Bu emre ittiba derecemiz ne kadardır? diye kendimize, hayatımıza, ailemize, toplumumuza bir göz atalım. İttiba’nın neresindeyiz acaba?
Zira şu ayet-i Kerime der ki: Eğer Allah’a muhabbetiniz varsa HABİBULAH’a ittiba edilecektir. İttiba edilmezse netice veriyor ki, ALLAH’a muhabbetiniz yoktur. Muhabbetullah varsa, netice veriyor ki, HABİBULLAH’ın (aleyhisselam) sünnet-i seniyyesine ittiba edilecektir.
2-‘’Ey İman edenler ALLAH’a ve resülüne itaat edin, (Kur’anı ve öğütlerini) işittiğiniz halde peygamberin emirlerinden yüz çevirmeyin.’’(Enfal süresi, ayet 20) ayetini iyi düşünelim. Acaba biz O’nun ümmeti olarak O’nun emirlerini tam uygulamak tamıyız? Yoksa emirlerinden yüzmü çevirmekteyiz?. Fikrimiz, zikrimiz, sevgimiz, ibadetimiz, hayatımız, giyim ve kuşamımız, ahlakımız, evimiz, eşimiz,işimiz, ticaretimiz, muamelemiz, evladımız, kızımız, gelinimiz hülasa maddi ve manevi her çehremiz ve tatbikatımız ne durumda? Bütün bu hususlarda, ümmetini çok seven, Dünyaya geldiği dakikadan, hayatı müddetince, hatta kıyamette ve mahşer gününde bile her yerde ve her zaman ‘’ÜMMETİ ÜMMETİ’’ yani ‘’Ümmetimi isterim Ya RAB- ümmetimi isterim ya RAB’’ diyen ve ümmetinin iki cihan saadeti için her türlü zorluğa göğüs geren o şefkatli PEYGAMBER’e ‘’itaat mı ediyoruz, yoksa yüz mü çevirmişiz.’’ diye derinden derine düşünmeli… Bu gün ve geceleri vesile ederek hemen O’na uymaya samimi söz vermeliyiz. Sevgisini gönlümüzden, ismini dilimizden ve sünnetiyle amel etmeyi hayatımızdan eksik etmemeye azmetmeli, O’nu her şeyden ve herkesten daha fazla sevmeli ve sevdiğimizi de ittibamızla göstermeliyiz.
3-Müslüman başıboş bir hayatı değil, her yönüyle en ince teferruatına kadar hesabı verilecek bir ömrün sahibi olmalıdır. Mümin imtihan’ı kazanmak için, en büyük düşman olan nefis ve şeytan’a, his ve hevesleri’ne değil; yüce yaratana ve O’nun sevgili peygamberine uymalıdır. Acaba bu konuda ne durumdayız? diye iyice kendi kendimize bir nefis mürakabesi yapmalıyız ve şu Hadis-i şerifi bir daha okumalıyız.
Sevgili Peygamberimiz (aleyhisselam) şöyle buyuruyorlar:
‘’Heva ve hevesleri benim getirdiklerime uymadıkça hiç birimiz olgun (iyi) Müslüman olamaz’’ (Nevevi, Erbeün, 41)
4-)Şu hususu da bu hafta iyi düşünmeli ve bilmeliyiz ki, bugün O’nun ümmeti olarak içine düştüğümüz bu acıklı manzara, bu buhran, bu huzursuzluk, İslam memleketlerinde ve diğer nice yerlerde işittiğimiz, gördüğümüz tüyler ürpertici, insanlık dışı hadiseler ve memleketimizdeki TERÖR belası’nın sebebi; bize saadet yolunu gösteren Hz. MUHAMMED (aleyhisselam)’e sırt çevirmemiz, O’nun gösterdiği nurlu yoldan değilde, dalalet, sefahat ve günah dolu yollardan gitmemizdir.
Bilelim ki kutlu doğum yıl dönümünü kutladığımız Cihan Peygamberinin mu’cizesi devam ediyor. Bu gün dünyayı titreten, insanları ürperten , ZULÜM-İSTİMAR-EMPERYALİZM-FAİZ-VAHŞET-IRKÇILIK-NEFRET-KAN-GÖZYAŞI-KUMAR-İÇKİ-FUHUŞ- ve her türlü OLUMSUZLUKLAR; Hz. Peygamber’e ve getirdiği dinin prensiplerine teslim ve tabi olmamak için yollar ve çareler arayan insanlığın acınacak hali ve manzarasıdır.
Dün Hicret yolunda Hz. Resullah’ı öldürmek kastıyla saldıran SÜRAKA, atıyla beraber nasıl kumlara gömüldüyse; aynı mücize 21 nci asra girdiğimiz zamanımızda da gerçekleşmeye devam ediyor. Bu gün de İslam’a KUR’AN’a ve RESÜLÜLLAH’a (aleyhisselam)kalemi ile, kelamı ile, makam ve mevkii ile, topu ve tüfeği ile saldıran ‘’ÇAĞDAŞ SÜRAKALAR’’ boğazlarına kadar bunalımlara, hastalıklara başarısızlıklara ve çaresizliklere mahkum oluyorlar.
5-)Bu gün ve haftalarda bilhassa insanlığı ‘’İMAN VE İSLAM ÇAĞI’’na zaruri olarak götürmekte olan ‘’MUHAMMEDİ RÜZGAR’’a fert, aile, toplum, millet ve ümmet olarak kendimizi tam kaptırmalı, bu ruhla yepyeni DİRİLİŞ ve mutluluğa koşmalıyız.
Özellikle bu hafta münasebetiyle ümmeti yepyeni bir diriliş ve mutluluğa ulaştırmak gayesiyle ülke çapında özellikle müftülüklerimiz tarafından yapılan etkinliklere mutlaka ailece katılmalı ve bizleri iki cihan saadetine götürecek bu MUHAMMED’i rüzgara kendimizi kaptırmalıyız.
Kutlu Doğum Yıldönümünün millet ve ümmet olarak ‘’PEYGAMBERİ SOLUKLA’’ gafletten uyanışımıza, saadetimize, kardeşliğimize, kucaklaşmamıza ve asr-ı saadet ihtişamıyla yeniden dirilişimize, Maddi-Manevi her türlü felaket, afet, musibet ve şerirler’in şerrinden kurtuluşumuza vesile olmasını, her şeye Kadir Yüce Mevladan niyaz ederim.
Faruk ARVAS
SİİRT İL MÜFTÜSÜ