MEVLİD KANDİLİ NEDİR?
MEVLİD KANDİLİNDE
NELER DÜŞÜNMELİ VE NELER YAPMALIYIZ?
FARUK ARVAS
SİİRT İL MÜFTÜSÜ
Mevlid sözlük manası itibarıyla doğum veya doğuş anlamındadır. Dini bir terim olarak ta MEVLİD Sevgili ve yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)’in hicri ve kameri takvime göre dünyaya gelişleri yani doğumu demektir. Zira İnsanlığın son kurtarıcısı ve iki cihan serveri, yüce ve ULVİ ÖNDER UFUK PEYGAMBER Hz. Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem) miladi 571 yılına tesadüf eden kameri aylardan Rebiul-Evvel ayının 12. gecesi Mekke şehrinin Abdulmuttalip mahallesinde dünyayı şereflendirmişlerdi. Dünya o gün yaratıldığı günden, kıyamet kopuncaya kadar hiçbir zaman nail olamayacağı büyük bir şerefe kavuştu… O gün GÜNEŞ doğmadan risalet Güneşi doğdu… Cihan NUR’U MUHAMMED’i ile doldu. Alem başka bir alem oldu.
Hicri takvime göre bu yıl 12 Rebiulevvel 22 Aralık’a denk geldiği için 11 Rebiulevveli 12’e bağlayan gece, yani 22 Aralık Salı gününü 23 Aralık Çarşamba’ya bağlayan geceyi MEVLİD KANDİLİ olarak kutlayacağız. O’na (salallahu aleyhi ve sellem) ümmet olma şerefine nail olan bizler, bu geceyi vesile ederek o’nu yeniden anlamaya, anlatmaya ve hayat bahş eden kurtarıcı mesajlarını almaya ve o’na ne kadar bağlı olduğumuzu, O’nu ne kadar çok sevdiğimizi ve O’na ne kadar muhtaç olduğumuzu ilan edip, O’nun (salallahu aleyhi ve sellem) şefaatine talip olduğumuzu ve yeniden O’na(salallahu aleyhi ve sellem )biat ettiğimizi ispat edeceğiz.
Şimdi asıl mesele şudur: Allah’ın lütfüyle böyle bir peygamberin şerefli ümmeti olarak, böyle bir MEVLİD KANDİLİN’de neler yapmalıyız? Nasıl olmalı ve davranmalıyız ki, ‘HAYIRLI ÜMMET’ vasfımızı koruya bilelim?
Kısa ve öz olarak bu hususta yapılacak tek şey, bu yüce Peygamber (SAV) in getirdiği NUR’a, tebliğ ettiği DAVET’e sunduğu cihan şümul MESAJLAR’a ve hayat bahşeden PRENSİPLER’ine bütün benliğimizle kulak vermek ve ona teslim olmaktır.
Bu Mevlit Kandilinde asgari olarak şu hususları da düşünmeliyiz.
1-‘(Resülüm) de ki: Eğer ALLAH’ı seviyorsanız bana uyunuz ki ALLAH da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın’’ (Al-i İmran süresi, ayet 31) Ayet-i kerimesinde emredilen ‘’Peygambere uyunuz’’ emrini tam olarak yerine getiriyor muyuz? Bu emre ittiba derecemiz ne kadardır? diye kendimize, hayatımıza, ailemize, toplumumuza bir göz atalım. İttiba’nın neresindeyiz acaba?
Zira şu ayet-i Kerime der ki: Eğer Allah’a muhabbetiniz varsa HABİBULLAH’a(salallahu aleyhi ve sellem) ittiba edilecektir. İttiba edilmezse netice veriyor ki, ALLAH’a muhabbetiniz yoktur. Muhabbetullah varsa, netice veriyor ki, HABİBULLAH’ın sünnet-i seniyyesine ittiba edilecektir.
2-‘’Ey İman edenler ALLAH’a ve RESULüne itaat edin, (Kur’anı ve öğütlerini) işittiğiniz halde Peygamberin emirlerinden yüz çevirmeyin.’’(Enfal süresi, ayet 20) ayetini iyi düşünelim. Acaba biz O’nun ümmeti olarak O’nun emirlerini tam uygulamak tamıyız? Yoksa emirlerinden yüz mü çevirmekteyiz?. Fikrimiz, zikrimiz, sevgimiz, ibadetimiz, hayatımız, giyim ve kuşamımız, ahlakımız, evimiz,işimiz, eşimiz,aşımız, ticaretimiz, muamelemiz, evladımız, kızımız, gelinimiz hülasa maddi ve manevi her çehremiz ve tatbikatımız ne durumda? Bütün bu hususlarda, ümmetini çok seven, Dünyaya geldiği dakikadan, hayatı müddetince, hatta kıyamette ve mahşer gününde bile her yerde ve her zaman ‘’ÜMMETİ ÜMMETİ’’ yani ‘’Ümmetimi isterim Ya RAB- ümmetimi isterim ya RAB’’ diyen ve ümmetinin iki cihan saadeti için her türlü zorluğa göğüs geren o şefkatli PEYGAMBER’e (salallahu aleyhi ve sellem) ‘’itaat mı ediyoruz, yoksa yüz mü çevirmişiz.’’ diye derinden derine düşünmeli… Bu gün ve geceleri vesile ederek hemen O’na uymaya samimi söz vermeliyiz. Sevgisini gönlümüzden, ismini dilimizden ve sünnetiyle amel etmeyi hayatımızdan eksik etmemeye azmetmeli, O’nu her şeyden ve herkesten daha fazla sevmeli ve sevdiğimizi de ittibamızla göstermeliyiz.
3-Müslüman başıboş bir hayatı değil, her yönüyle en ince teferruatına kadar hesabı verilecek bir ömrün sahibi olmalıdır. Mümin imtihan’ı kazanmak için, en büyük düşman olan nefis ve şeytan’a, his ve hevesleri’ne değil; yüce Yaratana ve O’nun sevgili Peygamberine uymalıdır. Acaba bu konuda ne durumdayız? Diye iyice kendi kendimize bir nefis mürakabesi yapmalıyız ve şu Hadis-i şerifi bir daha okumalıyız.
Sevgili Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyorlar: ‘’Heva ve hevesleri benim getirdiklerime uymadıkça hiç birimiz olgun (iyi) Müslüman olamaz’’ (Nevevi, Erbeun, 41)
4-bu hususu da bu gece iyi düşünmeli ve bilmeliyiz ki, bugün O’nun ümmeti olarak içine düştüğümüz bu acıklı manzara, bu buhran, bu huzursuzluk, İslam memleketlerinde ve diğer nice yerlerde işittiğimiz, gördüğümüz tüyler ürpertici, insanlık dışı hadiseler ve memleketimizdeki TERÖR belası’nın sebebi; bize saadet yolunu gösteren Hz. MUHAMMED (SAV)’e sırt çevirmemiz, O’nun gösterdiği nurlu yoldan değilde, dalalet, sefahat ve günah dolu yollardan gitmemizdir.
Bilelim ki mevlit kandilini kutladığımız Cihan Peygamberin mu’cizesi devam ediyor. Bu gün dünyayı titreten, insanları ürperten , ZULÜM-İSTİMAR-EMPERYALİZM-FAİZ-VAHŞET-IRKÇILIK-NEFRET-KAN-GÖZYAŞI-KUMAR-İÇKİ-FUHUŞ- ve her türlü OLUMSUZLUKLAR;
Hz. Peygamber’e (salallahu aleyhi ve sellem ) ve getirdiği dinin prensiplerine teslim ve tabi olmamak için yollar ve çareler arayan insanlığın acınacak hali ve manzarasıdır.Dün Hicret yolunda Hz. Resullah’ı (salallahu aleyhi ve sellem ) öldürmek kastıyla saldıran SÜRAKA, atıyla beraber nasıl kumlara gömüldüyse; aynı mücize 21.asra girdiğimiz zamanımızda da gerçekleşmeye devam ediyor. Bu gün de İslam’a, KUR’AN’a ve RESÜLÜLLAH’a (salallahu aleyhi ve sellem) kalemi ile kelamı ile, makam ve mevkii ile, topu ve tüfeği ile saldıran ‘’ÇAĞDAŞ SÜRAKALAR’’ boğazlarına kadar bunalımlara, hastalıklara başarısızlıklara ve çaresizliklere mahkum oluyorlar.
5-Bu gün ve gecelerde bilhassa insanlığı ‘’İMAN VE İSLAM ÇAĞI’’na zaruri olarak götürmekte olan ‘’MUHAMMEDİ RÜZGAR’’a fert, aile, toplum, millet ve ümmet olarak kendimizi tam kaptırmalı, bu ruhla yepyeni DİRİLİŞ ve mutluluğa koşmalıyız.
Özellikle bu gece münasebetiyle ümmeti yepyeni bir diriliş ve mutluluğa ulaştırmak gayesiyle ülke çapında özellikle müftülüklerimiz tarafından yapılan etkinliklere mutlaka ailece katılmalı ve bizleri iki cihan saadetine götürecek bu MUHAMMED’i rüzgara kendimizi kaptırmalıyız.
Özellikle bu gecede ona olan bağlılığımızın simgesi olarak onun mübarek ruhaniyetine bol bol Selavat, Yasin-i Şerif ve Kur’an hatimlerini hediye etmeliyiz.
Bu mübarek mevlit kandilinin millet ve ümmet olarak ‘’PEYGAMBERİ SOLUKLA’’ gafletten uyanışımıza, saadetimize, Maddi-Manevi her türlü felaket, afet, musibet ve şerirler’in şerrinden kurtuluşumuza vesile olmasını, her şeye Kadir Yüce Mevladan niyaz ederim. 22 Aralık Salı Gününü 23 Aralık Çarşamba’ya bağlayan gece Yatsı namazından sonra idrak edeceğimiz MEVLİD KANDİLİ münasebetiyle Hacı Abdulhakim Sancak Çarşı Camiinde yapacağımız vaaz, mevlit ve hatimlerin duasından oluşan PRAGRAMIMIZ’da tüm halkımızla buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.