Orucun Farz Oluşundaki Hikmetler

Tarih: 2013-07-28 | Yazar : Faruk Arvas | Kategori : Genel

Yüce mevlamızın her emrinde  biz Müslümanlar için pek büyük faydalar ve çok ehemmiyetli menfaatler vardır.

Biz bunların bazılarını açıkça görür biliriz. Fakat bilmediklerimiz bildiklerimizden çoktur. Bunları imanımızla duyar hissederiz.

Kulun vazifesi :Efendisinin emrini tutmak, nehyinden kaçmaktır. İhlas, samimiyet de budur. Yani biz, ibadetler olsun, diğer ilahi emirler veya yasaklar olsun, Allah öyle emrettiği, öyle istediği için kabul eder ve uygularız.

İlahi emir ve yasakların hikmetlerini bilmek ve bildirmek zaifleri teşvik içindir.

O husustaki ilahi mesajın ne derece mükemmel, faydalı ve  ilmi akli (Salim aklın kabul ettiği bir şey) olduğunu gösterip, teslimiyeti artırmak içindir.

Biz de bu düşünce ve niyetle, ilmi ile amil bazı İslam Alimlerinin beyanlarına dayanarak orucun farz kılınışındaki bazı hikmetleri izah etmeye çalışacağız.

1) Oruç sebebi ile az yiyip içmek ve her türlü nefsani arzulardan uzak kalmak, insan bünyesindeki hayvani kuvvetleri zayıflatır, ihlas nurunu artırır ve ruhu takviye eder.

Kul bu haliyle artık melekleşir.Rabbi’nin yüce sıfatlarından feyiz alır. Nur ve feyiz ile beslenerek manevi gıdalardan lezzet alır.

Bir fabrikaya benzeyen insan vücudunda çeşitli cihaz ve duygular var. Her bir cihaz ve duygunun da hususi görev ve ibadetleri vardır.

Yıl boyunca istirahat etmeden hep mideye hizmet için seferber edilen bu cihazlara belli bir zaman istirahat verilmezse, bunlara asıl vazifeleri ve ibadetleri unutturulmuş olur. Nefis bütün bu cihazları hep kendisi ile meşgul eder, tahakkümü altında bırakır.

Ondandır ki, eskiden beri çok ehl-i velayet, tekamül için riyazete yani az yemek ve içmeye kendilerini alıştırmışlardır.

2)- Oruç insanı sabır, tahammül ve sebata alıştırır. Bela ve musibetlere karşı takviye eder. Temkinli ve kararlı bir Müslüman her sahada mutlaka muvaffak olur.

Sabırsız ve sebatsız, her istediğini o anda bulmak, yemek, içmek derdi ile yaşayan insanlardan gerek din, gerekse cemiyete fayda ve hayır gelmez, İslamiyet ve insaniyet, sabırlı, sebatlı, temkinli ve kararlı insanlara muhtaçtır.

Hatta insanın yaratılış gayesi olan kısaca ‘’İbadet’’ diye ifade edilen Allah’ı tanıyıp onu emrettiklerini yapmak ve yasak ettiği şeylerden kaçınmak, ancak sabrı öğrenmek ve sabır duygusunu uygulamakla mümkündür. Zira mukaddes dinimize göre insan üç sabırla mükelleftir.

a)- Taata karşı sabır:

Yani yüce mevlamızın ezeli ilmiyle bizim faydamız için. dünya ve ahiret saadetimiz için emrettiği her şeyi kabullenip, ittiat etmek, bu hususta nefse zor  gelse bile sabır kuvvetini kullanarak emre itaat etmeye devam etmek…

b)- Masiyete karşı sabır :

Yani nefis, çevre, cinni ve insi şeytanlar bizi isyana, günaha ve yüce yaratıcının yasaklarını tanımamaya teşvik etseler bile, sabır  kuvvetiyle bunlara karşı dayanmak ve günaha girmemek için sonuna kadar sabır kuvveti kullanmak…

c)- Musibete karşı sabır :

Yani zeval, firak ve ayrılışlarla dolu olan ve bir imtihan yeri hükmünde olan bu fani dünyada Allah’ın takdir ve iradesiyle karşımıza çıkan her musibet, hastalık vefat v.b. hallere karşı sabırlı olmak musibet, hastalık ve belaların uhrevi neticelerini düşünerek yaradanın takdirine razı olmak, ona teslim olmak, ona asi olmamak…

İşte oruç bu faziletlerin temininde çok faydalıdır. Senede hiç olmasa Ramazan boyunca mahrumiyetlere alışan kimse yeri gelince her hususta sabretmeyi bilecektir.

Devam edecek




Etiketler: Oruç, Orucub Farz Oluşunun Hikmetleri, Faruk Arvas


Yazarın (Faruk Arvas) Diğer Yazıları

  • Demek Mi 'racın  en büyük hikmeti Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in (sallahu aleyhi ve sellem) büyüklüğü ve Allah-u Teala katında değeri nispetinde bir mucize ile taltif  edilmesi ve her yerde hazır, mekandan münezzeh olan, Allah-u Teala'nın dünya aleminin dışındaki alemlerde mevcut olan kudret ve azametine delalet eden ayetlerin, harikaların görülmesi ve göstermesidir.     

  • Şu kâinatın yüce yaratıcısı, kâinatı türlü türlü sanat ve zinetlerIe süslendirerek, şuur sahibi mahlûkatını seyir, tenezzüh ve imtihan için ona idhal etmiştir. 

  •  Varlıklar içinde en mümtaz ve en mükerrem bir şekilde yaratılıp, nihayetsiz terakki ve alçalışlara çıkacak ve inecek bir şekilde maddi ve manevi cihazat, duygu ve kabiliyetlerle donatılan insan; yüce yaratıcı tarafından bu dünya misafirhanesine aziz bir misafir olarak gönderilmiştir.

  • Mevlid sözlük manası itibarıyla doğum veya doğuş anlamındadır

  • İnsanı çok şerefli bir misafir olarak bu imtihan dünyasına gönderen Allah (cc), bu aziz misafire asıl görevini ve mutlaka gideceği ebedi vatanını unutturmamak için onu başı boş bırakmamıştır.

  • İslamın sadece Allah ile kul arasındaki bağları kuvvetlendiren, yani sadece ahiret hayatının saadetini hedefleyen bir din değil; aynı zamanda bir dünya nizamı ve dünya hayatının da mutluluğunu hedefleyen bir din olduğunu gösteren en güzel örneklerden birisi de, Ramazan ayında Müslümanlara vacip kılınan sadaka-ı fıtır’dır.

  • Sadaka-ı Fıtır, orucun kabulüne ,ölüm sekeratından ve kabrin azabından kurtuluşa vesiledir. Aynı zamanda sadaka-ı fıtır, yoksulların ihtiyacını gidermeye,bayram gününün neşesinden onların da istifade etmelerine bir yardımdır…

  • İbadetler yapılınca Allah’a yakınlık hasıl olur ve insan onun bir askeri gibi çalışır. Bütün hayatını onun emirlerine göre tanzim eder. 

  • Kainatı nizam içinde yaratan Allah (cc), bu nizamı anlayacak şuur sahibi insanı da yaratarak, yerin ve göklerin kaldırmaktan çekindikleri çok önemli bir vazife ile vazifelendirmek suretiyle bu dünyaya göndermiştir.

  • Ramazan bir bakıma tek tek her müslüman’ın ve grup grup bütün Müslümanların bir ay müddetle yeniden yoğun bir eğitime tabi tutulduğu bir aydır.

  • Varlıklar içinde en mümtaz ve en mükerrem bir şekilde yaratılıp, nihayetsiz terakki ve alçalışlara çıkacak ve inecek bir şekilde maddi ve manevi cihazat, duygu ve kabiliyetlerle donatılan insan; yüce yaratıcı tarafından bu dünya misafirhanesine aziz bir misafir olarak gönderilmiştir.  

  • Şimdi asıl mesele şudur: Allah’ın lutfuyla böyle bir peygamberin şerefli ümmeti olarak, böyle bir MEVLİD KANDİLİ’nde neler yapmalıyız? Nasıl olmalı ve davranmalıyız ki, ‘HAYIRLI ÜMMET’ vasfımızı koruya bilelim?

  • 12 Haziran’ı 13’e bağlayan gece Şaban ayının 15.gecesi olan Mübarek BERAT gecesidir.                              

  • Şimdi asıl mesele şudur: Allahu Teala'nın lütfüyle böyle bir peygamberin şerefli ümmeti olarak, böyle bir KUTLU DOĞUM yıl dönümünde neler yapmalıyız? Nasıl olmalı ve davranmalıyız ki, ‘HAYIRLI ÜMMET’ vasfımızı koruyabilelim? 

  • Bütün güzel sıfatların sahibi olan yüce Allah (cc) şu muhteşem ve muntazam kainatı kendi cemal ve kemalini yansıtan mükemmel bir ayna gibi yaratmıştır. 

  • Mevlit sözlük manası itibarıyla doğum veya doğuş anlamındadır. 

  • Cami ve Ruh Şuuru

    2013-10-10

    Müslüman, şimdiye kadar bir nebze izah etmeye çalıştığımız CAMİ kelimesi’nin ihtiva ettiği bu manaları anladığı, hayata geçirdiği ve hayatını buna göre yönlendirdiği zaman CAMİ RUH VE ŞUURU’na ermiş olacaktır.

  • 1986 yılından bu yana Diyanet İşleri Başkanlığınca her yıl Ekim ayının ilk haftası ‘CAMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ HAFTASI ‘ olarak kabul edilmiştir.

  • Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimi okuyup okutmak ve ona göre yaşantımıza yön vermenin önemini ifade eden sevgili Peygamberimizin birkaç Hadis-i Şerifini hatırlatmaya devam edeceğiz.

  • SORU : Ticaret malı nasıl değerlendirilerek zekatı verilecek?

  • İslamın sadece Allah ile kul arasındaki bağları kuvvetlendiren yani sadece ahiret hayatının saadetini hedefleyen bir din değil; aynı zamanda bir dünya nizamı ve dünya hayatının da mutluluğunu hedefleyen bir din olduğunu gösteren en güzel örneklerden birisi de, Ramazan ayında Müslümanlara vacip kılınan sadaka-ı fıtır’dır.

  • SORU) Göze dökülen ilaç orucu bozar mı ?

  • Soru: Ramazan orucuna ne zaman niyetlenilir?

  • 4)- Oruç, zenginleri fakirlere karşı insaf ve merhamete celbeder. Yardımlaşma hissini kamçılar. İnsafsızlık ve merhametsizlik dertlerini nurlandırır, aydınlatır. Hep tok gezen kimseler, oruca başlayınca açların halinden haberdar olmaya başlarlar.

  • Oruç, doğrudan doğruya nefsin firavunluk cephesine darbe vurarak sahibine aczini zaifliğini, fakirliğini ve her nefes Allah’ın vereceği kuvvet ve kudrete ne kadar muhtaç olduğunu gösterir. ‘’Kul’’ olduğunu bildirir.

  • Yüce mevlamızın her emrinde  biz Müslümanlar için pek büyük faydalar ve çok ehemmiyetli menfaatler vardır.