Yüce mevlamızın her emrinde biz Müslümanlar için pek büyük faydalar ve çok ehemmiyetli menfaatler vardır.
Biz bunların bazılarını açıkça görür biliriz. Fakat bilmediklerimiz bildiklerimizden çoktur. Bunları imanımızla duyar hissederiz.
Kulun vazifesi :Efendisinin emrini tutmak, nehyinden kaçmaktır. İhlas, samimiyet de budur. Yani biz, ibadetler olsun, diğer ilahi emirler veya yasaklar olsun, Allah öyle emrettiği, öyle istediği için kabul eder ve uygularız.
İlahi emir ve yasakların hikmetlerini bilmek ve bildirmek zaifleri teşvik içindir.
O husustaki ilahi mesajın ne derece mükemmel, faydalı ve ilmi akli (Salim aklın kabul ettiği bir şey) olduğunu gösterip, teslimiyeti artırmak içindir.
Biz de bu düşünce ve niyetle, ilmi ile amil bazı İslam Alimlerinin beyanlarına dayanarak orucun farz kılınışındaki bazı hikmetleri izah etmeye çalışacağız.
1) Oruç sebebi ile az yiyip içmek ve her türlü nefsani arzulardan uzak kalmak, insan bünyesindeki hayvani kuvvetleri zayıflatır, ihlas nurunu artırır ve ruhu takviye eder.
Kul bu haliyle artık melekleşir.Rabbi’nin yüce sıfatlarından feyiz alır. Nur ve feyiz ile beslenerek manevi gıdalardan lezzet alır.
Bir fabrikaya benzeyen insan vücudunda çeşitli cihaz ve duygular var. Her bir cihaz ve duygunun da hususi görev ve ibadetleri vardır.
Yıl boyunca istirahat etmeden hep mideye hizmet için seferber edilen bu cihazlara belli bir zaman istirahat verilmezse, bunlara asıl vazifeleri ve ibadetleri unutturulmuş olur. Nefis bütün bu cihazları hep kendisi ile meşgul eder, tahakkümü altında bırakır.
Ondandır ki, eskiden beri çok ehl-i velayet, tekamül için riyazete yani az yemek ve içmeye kendilerini alıştırmışlardır.
2)- Oruç insanı sabır, tahammül ve sebata alıştırır. Bela ve musibetlere karşı takviye eder. Temkinli ve kararlı bir Müslüman her sahada mutlaka muvaffak olur.
Sabırsız ve sebatsız, her istediğini o anda bulmak, yemek, içmek derdi ile yaşayan insanlardan gerek din, gerekse cemiyete fayda ve hayır gelmez, İslamiyet ve insaniyet, sabırlı, sebatlı, temkinli ve kararlı insanlara muhtaçtır.
Hatta insanın yaratılış gayesi olan kısaca ‘’İbadet’’ diye ifade edilen Allah’ı tanıyıp onu emrettiklerini yapmak ve yasak ettiği şeylerden kaçınmak, ancak sabrı öğrenmek ve sabır duygusunu uygulamakla mümkündür. Zira mukaddes dinimize göre insan üç sabırla mükelleftir.
a)- Taata karşı sabır:
Yani yüce mevlamızın ezeli ilmiyle bizim faydamız için. dünya ve ahiret saadetimiz için emrettiği her şeyi kabullenip, ittiat etmek, bu hususta nefse zor gelse bile sabır kuvvetini kullanarak emre itaat etmeye devam etmek…
b)- Masiyete karşı sabır :
Yani nefis, çevre, cinni ve insi şeytanlar bizi isyana, günaha ve yüce yaratıcının yasaklarını tanımamaya teşvik etseler bile, sabır kuvvetiyle bunlara karşı dayanmak ve günaha girmemek için sonuna kadar sabır kuvveti kullanmak…
c)- Musibete karşı sabır :
Yani zeval, firak ve ayrılışlarla dolu olan ve bir imtihan yeri hükmünde olan bu fani dünyada Allah’ın takdir ve iradesiyle karşımıza çıkan her musibet, hastalık vefat v.b. hallere karşı sabırlı olmak musibet, hastalık ve belaların uhrevi neticelerini düşünerek yaradanın takdirine razı olmak, ona teslim olmak, ona asi olmamak…
İşte oruç bu faziletlerin temininde çok faydalıdır. Senede hiç olmasa Ramazan boyunca mahrumiyetlere alışan kimse yeri gelince her hususta sabretmeyi bilecektir.
Devam edecek