İnsanı çok şerefli bir misafir olarak bu imtihan dünyasına gönderen Allah (celle celaluhu), bu aziz misafire asıl görevini ve mutlaka gideceği ebedi vatanını unutturmamak için onu başı boş bırakmamıştır.İnsanı yaratan ve insanın faydasını ondan daha iyi bilen o büyük Yaratıcı, bu insan’a talimatlarını, emir ve nehirlerini bir katalog misali, kitaplar ve suhuflar halinde göndermiştir.
İşte bundan 1400 kusür sene evvel böyle bir Ramazan ayının Kadir gecesinde, insan olarak en şerefli bir suretle dünyaya gönderildiği halde, yaratılış gayesi olan iman, ahlak ve ibadetten mahrum kalan insanlık ufkunda tevhit nurunun son meşalesi parladı. ..
Bu meşale, hemen ilk emriyle <<Oku>> buyurarak dünya atmosferini karartan cehalet bulutlarını bir anda sıyıran Kur’an meşalesiydi…
Bu meşale, karanlık ufukları nura boğan, paslanmış kulakları, perdelenmiş gözleri, körelmiş dimağları, kilitlenmiş kalpleri hidayete açan Kur’an güneşiydi…
Bu meşale, her şeyde dosdoğru yolu gösteren, nezahetten, itattan, iffetten, ibadetten, sulhtan, kardeşlikten, doğruluktan ve takvadan ayrılmamayı emreden en son ve en büyük peygamber Hazreti Muhammed (SAV) aracılığıyla kıyamete kadar bütün insanlığa iki cihan saadetini temin edecek olan en son ilahi kitap Kur’an-ı Kerim idi.
O kur’an ki; cehaletten, tembellikten, gururdan, kibirden, cimrilikten, iftiradan, yalandan, içkiden, kumardan, fuhuştan, israftan malayani şeylerden, israftan zulümden, faizden,ırkçılıktan ve kul hakkından hülasa insanoğlu’nun maddi ve manevi huzurunu bozacak her türlü söz ve fiillerden, hal ve hareketlerden mutlaka çekinmeyi emreder…
İşte Kur’an güneşinin, İslam meşalesinin parlamaya başladığı kudsi gece, Kadir gecesidir. 13 Temmuz Pazartesi’yi 14 Temmuz Salı’ya bağlayan gece böyle bir gecenin Kutsi hatırasını bir daha idrak edeceğimiz gecedir…
Bu gece ,ümmetinin ömrünün kısalığından dolayı üzülen, ümmetine çok düşkün ve çok şefkatli olan Hz. MUHAMMED (SAV)’ın üzüntüsünü gidermek için, ömrü kısa olan ümmetine bir gecede 83 yıllık bir hayatın sermayesini kazandıracak olan, o ümmeti sonsuz rahmet sahibi ezel ve ebed sultanı Yüce Allah’ın hususi ihsanatına ve has iltifatına mazhar eden KADİR GECESİDİR…
Bu gece hakkında kelamların en yücesi olan ilahi kelamda şöyle denilmektedir…
<<Biz onu (Kur’an-ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (Şeref ve kıymetini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi , bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, tan yeri ağarıncaya kadar bir selam ve selamet gecesidir>>(Kadir süresi, ayet 1-5)
Bu Kur’an gecesinde, biz Kur’anın muhatapları olarak, kendimizi yeniden bir nefis muhasebesine tabi tutarak, <<fert, aile, cemiyet ve ümmet olarak ne derece Kur’an’ın ahkamını hayatımıza hakim etmişiz… ? >> Sorusunu kendimize soralım… Bu husustaki kusurumuzu anlayıp, bu Kur’an gecesinde, Kur’anın hayat bahşeden nurlu iklimine yeniden girmeye ve bir daha o iklimden çıkmamaya söz verelim…
Bu geceyi böyle bir söz , tövbe istiğfar, kendimize, bütün Müslümanlara, bilhassa Suriye, Irak,Filistin,Mısır, ARAKAN ve Keşmir gibi yerlerde Kur’an ve iman davası uğruna cihat edenlerin zaferlere ulaşmasına dua ederek, namaz kılarak, özellikle kaza namazları, tesbih namazı ve teheccüd namazları kılarak)Kur’an okuyarak, zikir- salavat çekerek vaaz-nasihat dinleyerek; dini ve imani kitaplar okuyarak geçirelim.. Hz. Aişe Validemizin Peygamberimize <<ben Kadir gecesine ulaşırsam ne söyleyeyim>> sorusu üzerine Peygamberimiz(salallahu aleyhi ve sellem)ın ona <<Allahım sen affedicisin, affı da seversin beni de affet>> şeklinde tavsiye ettiği duayı biz de sıkça edelim.
Bu ruh ve şuurla değerlendireceğimiz bir Kadir gecesi, inşallah bizlerin sevgili peygamberimizin şu hadisi şerifindeki müjdeye nail olmamıza vesile olur.
O yüce ve sevgili peygamber (salallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor:
<<Kim imanlı bir gönülle ve sevabını sadece Allah’tan umarak Kadir gecesini (Tevbe, istiğfar, dua,samimi yöneliş, zikir) ibadetle geçirirse geçmiş günahları af ve mağfiret olur.>>
Bu ulvi Kadir gecesinin memleketimiz ve bütün İslam alemi için, mağfirete, yeniden Kur’an nuruyla nurlanmaya ve iki cihan saadetine vesile olmasını temenni ve niyaz ederim.