Sadaka-ı Fıtır, orucun kabulüne ,ölüm sekeratından ve kabrin azabından kurtuluşa vesiledir. Aynı zamanda sadaka-ı fıtır, yoksulların ihtiyacını gidermeye,bayram gününün neşesinden onların da istifade etmelerine bir yardımdır…
Şu iki Hadise-i Şerif sadaka-ı fıtrin önemini çok veciz bir şekilde beyan etmektedir.
1-‘’Şüphesiz Sadaka-ı fıtır oruçluyu kötü işlerden ve fuzuli, çirkin sözlerden temizlik içindir ve fakirlere bir yardımdır.’’
2-‘’Ramazan orucu yer ile gök arasında bekletilir ve ancak fitre verildikten sonra Allah’a arz olunur.’’
Aziz okuyucular, şunu hatırımızdan hiç çıkarmayalım ki; Cenab-ı Hak merhamet edene merhamet eder,ihsan edenlere ihsanda bulunur.İnsaflı kalplere feyzini gönderir. İnsanlık alemi için faydalı olanları rızasına mazhar eder.
Bir kudsi hadiste Yüce Allah şöyle buyuruyor:
‘’Ey Adem oğlu sen (Allah’ın rızası yolunda ) ver ki, bende sana ahiret sermayesini vereyim; lütuf ve ihsanıma gark edeyim.’’
Demek oluyor ki, Allah’ın vermesi, lütfu ve ihsanı, kulun Allah için yaptıklarına, ihlasına ve onun için vermesine bağlıdır. Aralarında yardımlaşmayı bilen, düşkünlere yardım eden, malının içinde Allah ve kullarının hakkını çıkaran bir millet ve cemaate, Allah’ın da rahmet ve bereketi hesapsız olacaktır. Cenab-ı Hakkın vergisi bire on, bire yüz, bire yediyüz ve hatta bire yüzbindir. Bunu çok bilen ve yaptıklarıyla ümmetine örnek olan Resül-i Ekrem(S.A.V.) efendimiz elinde nesi varsa hak yoluna sarf eder, ihtiyacı da olsa muhtaçlara infak ederdi. Yüce peygamberimizin cömertliği, sahaveti bilhassa Ramazan’da coşar taşardı.
Onun için bizler de onun ummeti olarak, yüce peygamberimizi örnek alalım. Vacip olan ve cüz’i bir yekün teşkil eden fıtır sadakamızı vereceğimiz gibi, yardım ve sadaka babından mülyecilere, fakirlere, gariplere borçlulara, hasta, malül, yetim ve kimsesizlere yardım ellerimizi uzatalım. Din müesseselerine, hayır cemiyetlerine, istikbalimizin teminatı olan gençlerimizi imanlı, ahlaklı, kendisine ve toplumuna yararlı Allah, Peygamber, Kur’an, ezan ve Bayrak sevgisiyle dolu birer fert olarak yetiştirmeyi hedefleyen kuruluşlarımız’a yardımcı olalım. Bu iyilik ve ihsanlarımızı sadece Ramazan ayına münhasır kılmayalım. Her an ve zamanda bu iyilik ve hizmetleri yapmak bizim şiarımız olmalıdır. Zira dünyaya bir defa gelmişiz, ebedi saadeti, cenneti ancak bu dünyada kulluğumuz ve amellerimizle kazanmaya mecbur olduğumuzu bilelim.
Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığınca bu yılın Ramazan ayı için belirlenen << Vakit iyilik vakti, bu Ramazan ve Her zaman>> temasına uygun davranmaya azami gayret edelim.
<<Cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil>> hakikatini unutmayalım…